26 Ocak 2012 Perşembe

Şans ve Beceri / Barcelona 2-2 Real Madrid

  Dün gece Nou Camp'ta oynanan maç şahsım adına konuşmam gerekirse beni sinirden bitiren bir mücadeleye sahne oldu.Daha maçın ilk saniyelerinden itibaren başlayıp kaçan Real Madrid gol pozisyonları maç boyu saç baş yoldurttu.Ancak 90 dakikanın sonunda gülen taraf şansının ve kaliteli ayaklarının becerisiyle Barcelona oldu.


   Mourinho sahaya cesur bir onbir çıkararak bizlere iyi bir maç izleyeceğimizin sinyallerini veren isim oldu.İlk maçtaki Real Madrid'in tersine Kaka,Mesut gibi iki hücum silahını onbirde sahaya süren Mourinho,muhtemelen kaybedecek bir şeyi olmadığını düşündü.Ancak maçın genelinde Real Madrid'in üstünlüğünü izlediğimizde 90 dakika sonunda Real Madrid turu kılpayı Barcelona'ya kaptırdı.90 dakika sonunda ise Real Madrid için pozitif olan şeyler ise , maç boyu oynanan iyi futbol ve bir nebze de olsa kazanılan özgüvendir.

   Daha maçın ilk saniyelerinde Higuain ile mutlak bir pozisyondan yararlanamayan  Real Madrid 'de Mesut'un direkten dönen şahane şutu ve yine Higuain'in harcadığı fırsatlar bir Mourinho fanatiği olan bana da saç baş yoldurttu.İlk yarı boyunca şansı yaver gitmeyen ve yakaladığı fırsatları birbir harcayan başkent temsilcisi kalesinde neredeyse pozisyon vermediği 43 dakikadan sonra önce Messi'nin akıl almaz pası sonrası gelen gol ve Dani Alves'in attığı yılın golü ile bu kadar iyi oynadığı bir yarıyı 2-0 yenik kapatarak içeriye girdi.


   İkinci yarıya çıkarken Pepe-Ramos-Arbeloa ve hatta tüm takımın birbirini ateşleme çabaları sonuç veriyor gibiydi.Her ne kadar ilk yarıdaki fırsatları yakalayamasalar da yere daha sağlam basan bir görüntü çizdi Real Madrid.Özellikle Benzema'nın ön alandaki sıkı presi ve çalışkanlığı takımı yeniden rakip yarı sahaya taşımaya başladı.Mesut'un güzel pasını gole çeviren Ronaldo ile takipçiliği sayesinde golü bulan Benzema,Nou Camp'taki 98.000 Barcelona'lının suratlarını bir hayli astı.Hatta maçı izlerken zaman zaman ekrana gelen Barca'lıların bir hayli endişelendiğini de görmek mümkündü.


  
  Bir anda 2-2'nin yakalanması Real Madrid'e inanılmaz bir özgüven getirdi.Mesut'un harika futbolu devam etti.Özellikle Abidal'i perişan durumlarda bıraktığı yıldız futbolcu.Ancak Real Madrid kendine turu getirecek golü bir türlü bulamadı.Mourinho'nun Granero ve Callejon hamleleri takıma bir enerji katsa da son darbeyi vurmak için yeterli olmadı.Ve Real Madrid tıpkı bu yaz başı Süper Kupa finalinin Nou Camp'taki rövanş maçında olduğu gibi iyi oynadığı ve hatta oyunun kontrolünü belli başlı bölümlerde bir hayli eline aldığı bir El Clasico'da kılpayı yenilen taraf oldu.

   Real Madrid'i bu kadar seviye atlatan taktik detay ise rakip yarı alanda veya orta sahadan itibaren başlayan agresif ön alan presi.Bu pres ile Barcelona'nın ön tarafı ile arka tarafının irtibatını zaman zaman keserek kazandıkları toplarla pozisyonlar ürettiler.Ancak Higuain'in cömertçe harcadığı pozisyonlar oldu bunlar.Maçın kaderini ise bir nebze şans ve Real Madrid'in forvetlerinde olmayan( Higuain ) Barcelona'lı  forvetlerde olan beceri ve kalite farkı belirledi.
  
   Maçın hakemi Teixeira ise yaptığı hatalarla bu maçın kendisine fazla geldiğini gösterdi.Lassana Diarra ,Messi ve Fabregas'ın atılması gerektiğini düşünüyorum.Ayrıca Puyol'un müdahalesinin ise penaltı olduğu görüşündeyim. 


  

23 Ocak 2012 Pazartesi

Soğuk ve Sessiz / Eskişehirspor 0-0 Galatasaray


  
  Son dokuz maçını kazanarak gelen bir takım yakaladığı pozitif ivme ve hava ile elbette onuncu galibiyeti kovalama peşindedir.Ancak Eskişehir gibi zorlu bir deplasmanda Baros ve Eboue'nin yokluğuna birde buzlu zemin ve soğuk hava eklenince bırakılan 2 puan yerine bardağın dolu tarafına bakan bir Pollyanna gibi kazanılan 1 puanı kazanç olarak gördüm.

  Baros'un sakatlığıyla formasyonu bozdu Terim.Orta sahayı kalabalık tutarak Elmander'i ileride yalnız bıraktı.Ve bu hamle Galatasaray'ı en az 10 hafta geriye götürdü.Sezon başı da tek forvet formasyonu ile sahaya çıkan Aslan,İstanbul B.Belediye'ye mağlup olmuş,Samsunspor'u zor geçmiş,Karabükspor'a karşıda 2 puan kaybetmişti.Tek forvet oynamak orta alanı kalabalıklaştırmak anlamında iyi olabilir.Ancak tek forvet oynayan Galatasaray'da Eskişehirspor'un savunmadan kurulan oyunlarında Eskişehirspor'lu stoperlere baskı yapacak bir oyuncu eksikliği hissedildi.Eskişehirspor'un özellikle ilk yarıda Sabri'nin kanadından Tello ile hatta zaman zaman oraya sokulan Dede ile etkili olduğu dakikalar izledik.Ve Eskişehirspor'un kendi sol ,Galatasaray'ın ise sağ kanadından gerçekleşen bu atakların hepsi Diego'nun başlatıp olgunlaştırdığı ataklar oldu.Kazım ve Sabri'nin hem uyumsuz hem de defans zaafları Tello ve Dede gibi iki teknik oyuncuyla bir hayli meydana çıktı.Ancak buna rağmen takım savunmasında başarılı olan Galatasaray Kamara'nın değerlendiremediği pozisyon dışında pozisyon vermedi kalesinde.Hücumda ise topu ayağında tutmakta bir hayli zorlandılar.Kazanılan kornerlerden etkili olmaya çalıştılar.Ancak pozisyon üretmekte çok sıkıntı yaşadılar.


 İkinci yarıda yeniden çift forvete dönmeye çalıştı Fatih Terim.Evet çalıştı diyorum çünkü Sercan ne kadar iyi niyetli ve çalışkan bir görüntü sergilese de hem zeminden etkilendi hem de Diego'nun yerinde kademeleri ile pek verim vermedi.Yani aslında Galatasaray 1.5 forvetle çıktı ikinci yarıya.İlk 10 dakikada rakibinin üzerine ara toplar ve verkaçlarla gitmeye çalıştı sarı kırmızılılar.Ancak Diego ve Nadarevic'in başarılı performanslarını geçemediler.Veysel'in yokluğunda oynayan Hürriyet'te mücadeleci bir futbol ortaya koyunca buzlu zeminde rakip kaleye gitmek Galatasaray için bir hayal oldu.

  Engin'in çıkarmakla hata yaptı bence Fatih Terim.Kazım'ın belki ikinci yarıda daha etkili bir futbol ortaya koyabileceğini ve çalımlarıyla takımı rakip kaleye taşıyacağını düşündü hoca.Ancak orta sahayı bir kişi eksiltince bu Es Es'e yaradı.Artık orta sahası daha kırılgan olan Galatasaray tamamen 1 puanı korumaya yönelik bir şekilde geri çekilmeye başladı.Özellikle Semih'in uzaklaştıramayıp Tello'nun önüne bıraktığı top maçın kırılma anıydı.Tello burada pas verip boşta arkadaşına topu çıkarabileceği gibi kendisinden beklenmeyecek kadar kötü bir vuruşla topu auta attı.

  Galatasaray soğuk ve karın etkisiyle iki kat daha zorlaşan bu deplasmanda serisini sürdüremedi.Ancak dün akşamki futbolda takım savunmasında Galatasaray'ın çok yol aldığını söyleyebilirim.Ujfalusi ve Semih tandeminin neredeyse hatasız oynadığını ve kaleci Muslera'nın da zeminden seken ve kaymaya elinden kaçırmaya müsait toplarda başarılı müdahaleler yaptığını ve güven verdiğini gördük.

19 Ocak 2012 Perşembe

Bitmeyen Şarkı / Real Madrid 1-2 Barcelona

   Her El Clasico öncesi '' Real Madrid bu kez kazanacak'' tarzı yorumlar yapılıyor.İşin en acıtan yanı da Real Madrid gibi büyük bir kulübün bu şekilde anılmaya başlanması.

  Mourinho'nun Madrid'e geleceğini öğrendiğim ilk andan itibaren Real Madrid'in kupalara ambargo koymasa da bir hayli dominant bir görünüşe dönüşeceğini düşünmeye başlamıştım.Her ne kadar kulübe geldiği ilk günden itibaren çeşitli güçlerle savaşmak zorunda kalsa da Mourinho artık Real Madrid'in 1 numaralı adamı konumundaydı.Ve taraftarların yanında benim gibi Mourinho fanları da ona fazlasıyla inanmaya başlamıştık.Neye mi ? İnter'le daha önce yaptığına. Ancak akıllara hemen Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu gelmesin.Kastettiğim şey Barcelona'yı yenmek.Ancak iki sezondur ortaya çıkan tablo Mourinho'nun takımının artık öğrenilmiş bir çaresizlikle başbaşa kaldığıdır.


    Bu öğrenilmiş çaresizliğin bir başka oyununu izledik dün akşam.Kral Kupası Çeyrek Finalinde karşılaşan iki ekip gene bizlere bir futbol ziyafeti sundular.Yada sadece Barcelona da sunmuş olabilir.

  Mourinho geçen sene Nou Camp'ta 5-0 yenildikleri karşılaşmada ve bu sezon kendi evlerinde 3-1 yenildikleri karşılaşmalarda takımını aşırı güvenle sahaya kazanmak adına çıkarmıştı.Ancak Kral Kupasını kazandıkları uzatmaya giden karşılaşmada ise oyunu kendi yarı alanlarında kabullenerek sonuca gitmişlerdi.Ancak bu karşılaşmada yaklaşık 1 ay önce yine Bernabeu'da oynadıkları maçtaki performansı dahi gösteremediler.Bırakın pozisyon üretmeyi yarı sahaya geçip birkaç pas arka arkaya yaptıklarını hatırlamıyorum.
  Barcelona'nın oynadığı futbolun erişilmez seviyesini düşündüğümüzde bu takıma karşı ancak sert ve yardımlaşmaların üst düzeyde olduğu takım halinde bir defans seti oluşturulduğunda başarılı olabilirsiniz.Ve aslında Mourinho ne kadar çift aşamalı bir eşleşme olsa da defans güvenliği açısından Pepe-Lass-Alonso üçlüsünü savunmanın önünde görevlendirdi.Bu anlayışta Pepe'nin sertliğinin yanında Lass'ın çabukluğu ve Alonso'nun top dağıtıcı rolü olmalıydı.Ancak bu sezon performansı bir hayli düşüşte olan Alonso oyunun her iki tarafında da aksayan isimdi.


   Real Madrid tıpkı lig maçında olduğu gibi erken bir golle öne geçti.Yani aslında maça çıkarken yaşadıkları psikolojik dezavantajı bir nebze olsun azaltabilecek bir gol buldular.Ancak Ronaldo'nun golden sonra sakatlanması ve oyunda kalarak kendini sürekli saklaması hücum alternatifi olarak Mourinho'nun sahaya sürdüğü kadroyu aksattı.Benzema ve Higuain orta alanda top almaya çalışırken eriyip gittiler.Barcelona'da ise sağ taraf hem gereken desteği görmeyip hem de Coentrao'nun başarılı performansı ortaya çıkınca pek işlemedi.Ancak ortadan özellikle çizgi halinde yakalanan Real Madrid savunmasını bir hayli deldiler.Hatta Mourinho'nun sürpriz hamlesi Hamit'in kanadından bir hayli girişimde bulundular.Hamit bazı pozisyonlarda İniesta'ya karşı ayakta kalıp başarılı müdahalelerde bulunarak iyi bir performans ortaya koydu.


    İkinci yarının hemen başında duran toptan gelen Barca golü Bernabeu'daki Madrid'lilerin yüzlerini asıyordu gene.Öyle ki Sergio Ramos'un maç sonu demeçlerinde erken gelen beraberlik golünün kendilerini çok olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
   Erken gelen beraberlik golüyle Barcelona için ortam çok rahatlamıştı.Rakibin en önemli silahı Ronaldo kendini saklayıp ortalarda gözükmediği bir ortamda galip gelerek turu Bernabeu'da geçmeyi hedeflediler.Hamit'in kanadından daha etkili gelmeye başladılar.Real Madrid ise hücuma çıkmakta bir hayli zorluk çekiyordu.Ancak Hamit'in çıktığı bir atakta belkide maçın kırılma anında Hamit'in ortasına yükselen Benzema'nın kafası direkte patladı.Bu Madrid'in buldukları gol dışındaki tek tehlikeleriydi.

  Ronaldo'nun kendini sağ kanada atmasıyla Abidal'in de çıkışları artmaya başladı.Hamit'in stoperlere sokulması sonucu boşalan alana kaçan Abidal'a mükemmel bir pas çıkaran Messi maç boyu ortalarda gözükmemesine rağmen "winner" oyuncu olduğunu kantladı.


     Abidal'in golü sonrası ard arda Mesut,Callejon ve Granero hamlesi yapan Mourinho'dan cesurca hamleler geldi.Ancak Real Madrid takımının her zaman olduğu gibi Barcelona'yı yenmeye gücü,kapasitesi,psikolojisi ve aurası yetmedi.
   
   Ligde rakibinin 5 puan önünde olan Real Madrid de Jose Mourinho basın toplantısında "Barcelona'yı yenmeden de şampiyon olabiliriz " sözüyle yazımın başında belirttiğim öğrenilmiş çaresizliğe karşı kendisinin de bir çözüm üretemediğini kabul eder gibiydi.

   Elbette daha tur bitmedi.Ancak Nou Camp'ta Barcelona'ya karşı 1-0 bile yeterli olmayacak Real Madrid için.Bu da turun kaf dağının ardında olduğunun göstergesi bana kalırsa.