26 Mart 2000.Galatasaray Ali Sami Yen Stadında oyunu bütün maç boyunca domine etmesine rağmen Johnson'un 80.dakikada frikikten attığı golle sahadan boynu bükük ayrılıyordu.Belkide bu galibiyet Fenerbahçe'nin hem Kadıköy'de kuracağı büyük üstünlüğünün hem de bu sezon Saraçoğlu'nda ve dün akşam izlediğimiz gibi şans faktörü ile kuracağı evliliğin habercisi oluyordu.Ancak dün akşam ki maçı izlediyse Johnson'un bile gözleri dolmuştur.Çünkü bırakın Galatasaray-Fenerbahçe rekabetini dünya üzerinde hiç bir maçta şans faktörü bir takımın bu kadar yanında olmamıştır. Şanssızlık ve biraz da beceriksizlik de Galatasaray'ın yanındaydı.
Bu güzel koreografilerle sahaya çıkan Galatasaray'lı futbolcularda amaç kazanıp puan farkını 8'e çıkarmak ve işi bitirmekti.İlk 15 dakika kontrollü bir şekilde rakibinin üstüne giden sarı kırmızılılar golü kalelerinde görünce ufak bir çok yaşadılar.Ancak maçtan kopmadılar ve kopmayacakları da belliydi. Çünkü taraftarında inanılmaz performansı ile maçın başında rakibine üçüncü bölgede kuramadığı baskıyı kuran Galatasaray Selçuk,Emre,Melo ve Necati ile fırsatlar yakaladı.Ancak ilk yarıda Fenerbahçe girdiği tek pozisyonda golü bularak içeriye gitti.
İkinci yarının henüz başında Galatasaray bize tek kale bir maç izleteceğini gösterdi.46'da Necati topu kaleye belki üfleyerek sokabilecek kadar net bir pozisyonu harcadı.Selçuk İnan'ın harika golü henüz tazeliğini korurken Aydın ile 2 net pozisyonu harcadı Galatasaray.
Golden sonra coşan tribünler ve hırs küpü takımı görünce 2.golün mutlaka geleceğini düşündüm.Ancak gene aynı senaryo ortaya çıktı.Fenerbahçe ikinci yarıdaki tek atağını 80.dakikada gerçekleştirdi ve Stoch'la yeniden öne geçti.Kalan dakikalarda golü bulsa bile galibiyeti kaçıracağı için büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak olan Galatasaray takımı için işkence gibi geçti.Üstelik buna rağmen Baros ile de net bir fırsat kaçtı bu arada.
Puan farkını kalesini ilahların koruması sonucu 2'ye indiren Fenerbahçe şampiyonluk şarkıları söylemeye başladı.Ancak bu Galatasaray'ın elinden kendi evinde 90+3'te direğe takılan topla dün akşam ise ilahların yardımıyla kurtulan Fenerbahçe çekirgenin 3.kez zıplayamayacağını aklına getirmesi gerek.
Çoğu Fenerbahçeliler 1 akşam önce oynanan Barcelona-Real Madrid El Clasico'suna benzetmiş mücadeleyi.Ancak aradaki farkı anlamamak için aptal olmak gerek.Barcelona'nın yakaladığı gol pozisyonlarının sayısının Galatasaray'ınkilerin yanında esamesi bile okunmaz,solda sıfır kalır.Ayrıca Real Madrid takımı ön liberolarından ileri ucuna kadar inanılmaz bir alan daraltma ile oynayıp Barcelona'nın açık ve forvetlerinin sıfıra inmesini engellediler.Galatasaray'ın ise sıfırdan yapılmış 5 ortasını hatırlıyorum .Real Madrid'de yine Fenerbahçe'ye göre kaleye çok daha fazla giden taraftı.Şimdiden havalara girip timsahlaşmanın alemi yok yani.
Son olarak ise blogumun takipçilerine kendini yiğit sanan bir it fotoğrafı sunarak yazıyı sonlandırmak istiyorum: