27 Ocak 2014 Pazartesi

Analiz : Galatasaray ve "Kurumsal" Kadrosu

 Ligin ikinci yarısını Fenerbahçe’den 7 puan geride Gaziantep’te açan Galatasaray, mesaj maçında oynadığı tatsız futbol ve aldığı beraberlikle lige havlu attı denebilir. Daha oynanacak olan 16 maç varken takımın oynadığı futbol ve kadronun bulunduğu “kurumsal” plansızlıkla birlikte Galatasaray için umutlu olmak çok zor.
  Geçen sezonun 2.yarısından itibaren başlayan Türk pazarındaki hareketliliğe ayak uyduramayan ve kadro planlaması konusunda an itibariyle en dibi gören Galatasaray, kupadaki kötü ve verimsiz oyununu ligde de devam ettirdi. Gaziantep deplasmanında vasat bir oyun oynayan Mancini’nin takımını bence önümüzdeki aylarda iyi günler beklemiyor.
  Transferin ilk günlerinden itibaren Tarık Çamdal, Veysel Sarı, Serdar Aziz’le ilgilenen sarı kırmızılılar için doğru bir strateji belirlediklerini düşünüyordum. Ancak bu transferlerin bir türlü bitirilememesi sonucu taraftara ve biraz da Mancini’ye iyi gözükmek için Hajrovic hamlesi yapıldı. Türk pasaportu çıkarılacağı söyleniyordu Bosnalı oyuncu için. Ancak evdeki hesap çarşıya uymayınca zaten gereksiz isimlerle kabarık olan yabancı kontenjanına Hajrovic de eklendi.
  Umut Gündoğan’la başlayan sürpriz yerli atağı Salih Dursun’la devam etti. Umut Gündoğan’ın ve Salih Dursun’un eski takımlarında ilk 11’in banko oyuncuları oldukları görülüyor. Ancak bu isimlerin direkt Galatasaray’ın oyuncusu oldukları ise bir hayli şüpheli. Üstüne Mancini’nin defans oyuncusu olan Salih Dursun’u Elazığspor ve Gaziantepspor maçlarının bir bölümünde sağ açık olarak kullanması işleri iyice içinden çıkılmaz bir hale soktu.
  Altyapıdan takıma dahil edilen İbrahim Coşkun da transfer olarak lanse edilse de bu genç ismin en azından sezonun geri kalanında kullanılmayacağı çok açık. Alex Telles’e ise “ha bugün ha yarın” sürecinden sonra kavuşan Galatasaray, sol bek sorununu çözdüğünü düşünüyordu. Ancak Dany, Amrabat ve Riera konusunda oyuncularla anlaşamayan ve bu isimleri gönderip yeni yabancılarına yer açamayan Galatasaray kadro planlaması konusunda yine sınıfta kaldı . Sezon başında da yerli pazarıyla yeterince ilgilenmeyen Galatasaray, tek transferi Erman Kılıç’ı da ligin ilk haftalarında Eskişehirspor’a göndermişti.


   Mancini’nin 3-5-2 sevdası ne kupadaki  Tokatspor, Antalyaspor, Elazığspor ne de ligde oynanan Gaziantepspor maçlarında verim verdi. 3-5-2’nin kanatlarının özellikle savunma anlamında verdiği zaaflar Galatasaray’ın kalesinde ciddi gol pozisyonlarına dönüştü. Gaziantepspor’un kurduğu baskı sonucu maç içinde defalarda taktik dizilişi değiştiren Mancini, Salih Dursun’dan sağ açıkta birşeyler yapmasını beklemesi büyük bir hayalcilik oldu. Mancini’nin maç içinde yaptığı taktiksel değişiklikler de takımın oyun içinde bir ritm bulmasını engelledi. Felipe Melo’nun Gaziantepspor karşısındaki müthiş kesiciliği 1 puanı kurtardı.

    Eldeki yerliler yetersizken, Mancini de Ceyhun sevdasına kapılmışken, Aydın ve Bruma’nın talihsizlik sakatlıklarıyla iyice zayıflayan kadroda anlamsız hamlelerden biri de Engin Baytar’ın kiralanmasıydı. Yerlilerin formsuz ve yetersiz olmasının yanı sıra sayıca da az olması kadro planlamasındaki vahim durumu bir kez daha ortaya çıkarıyor. Üç yerli kaleci Ufuk-Eray ve Aykut  ile genç Emre Can ve İbrahim’i çıkarırsak kadroda 16  Türk oyuncu bulunuyor. Bu yerlilerden Aydın Yılmaz’ın ayak bileğinin kırılmasıyla sezonu kapatması, Yiğit Gökoğlan’ın durumunun malum olması ve Hamit Altıntop’un da uzun süredir sakatlık nedeniyle takımında uzak kalması sonucu elde 13 oyuncu kalıyor. Bu isimler arasında göze en çarpan isim olan Selçuk İnan’ın formsuz olması sonucu orta sahanın tüm yükü Felipe Melo’ya biniyor.

    Amrabat’ın Malaga’ya kiralanmasıyla yabancı kontenjanında yer açılmaya çalışılıyor. Eldeki yabancılardan Eboue, Dany, Amrabat ve Riera’ya karşı  “tu kaka” şeklinde bir tutum edinen yönetim, Chedjou’nun takıma faydalı olduğunu düşünüyorsa çok yanılıyor.
  Elazığspor ve Antalyaspor karşılaşmalarında kademe hataları yapan ve çok ağır olan Chedjou ‘da bence elden çıkarılması gereken yabancılardan biri. Elazığspor maçında Serdar Özkan’ın karşı karşıya kaçırdığı bir pozisyonda rakibinde en az  2 metre önde olan Chedjou, pozisyonun sonunda daha ceza sahasına bile girmemişti. Sürekli 2.viteste oynuyor ve koşuyor. Standartlarının bu olmadığını düşünüyorum ancak geçen sezon belinden yaşadığı sakatlık performansını etkiliyor kuşkusuz.
  Son olarak ise takımın fizik durumuna değinmek gerekiyor. Drogba başta olmak üzere pek çok oyuncunun fizik kapasiteleri 90 dakikayı kaldıramıyor. Drogba’nın geçen sezon geldiği günden bu yana fizik olarak her geçen gün geriye gittiğini görüyoruz. Tabiki Chelsea’deki Drogba olması beklenemez 35 yaşındaki oyuncudan ancak özellikle Gaziantepspor maçında neredeyse ikili mücadele kazanamaması çok üzücü. Umut Bulut da geçen sezon fizik kapasitesi çok üst seviyede olan bir oyuncuydu. Formayı da bu avantajı ile kapıyordu genellikle. Ancak onun da fiziki gücünde bir hayli düşüş var.


  Şu anda takım 3 kulvarda da ilerliyor. Kadro planlamasındaki bu büyük hatalar Galatasaray’ın sezonu kupasız tamamlamasına neden olabilir. Zaten eldeki tek gerçekçi hedef Türkiye Kupası. Ancak bu oyunla kupada ve 1 ay sonra Chelsea ile Şampiyonlar Ligi’nde karşılaşacak olanGalatasaray’ı iyi günler beklemiyor.

                                                                 YAZAN : ANIL YAZAR/Transfer Merkezi (transfermerkez.com)

12 Ocak 2014 Pazar

Spor Toto Süper Lig İlk Yarı Raporu : Eskişehirspor

  Son 5 sezondur istikrarlı bir başaltı takımı olan Eskişehirspor, 2013-2014 sezonunun ilk yarısında da bu istikrarını sürdürdü. Spor Toto Süper Lig’in ilk yarısını 27 puanla 6.sırada tamamlayan kırmızı siyahlılar, evlerinde oynadıkları 8 maçın 5’ini kazanarak Eskişehir’in ne kadar zorlu bir deplasman olduğunu bir kez daha gösterdiler.  Özellikle Gençlerbirliği ve Konyaspor karşısında aldıkları kritik mağlubiyetler onların üst sıralara girmesine engel oldu. Deplasmanda oynadığı 9 maçın 3’ünü kazanan Es Es, 1 karşılaşmadan beraberlikle ayrılırken 5 kez de sahadan yenilgiyle ayrıldı.
  

  İkinci sırada bulunan Galatasaray ile arasında 6 puan fark bulunan Eskişehirspor, sezon başı kadroda yaşanan değişimlere rağmen yine de ligi ilk 6 ‘da bitirmesi gereken bir kadroya sahipti. İlk yarının sonuna geldiğimizde takım 6.sırada bulunuyor. Ve bence bu kadronun başarı ile başarısızlık sınırı arasında, en azından lig açısından konuştuğumuzda ince bir çizgi bulunuyor. İkinci sıra ile olan puan farkının da bu denli yakın olması kırmızı siyahlıları üst sıralar için daha da teşvik etmeli.

   Ersun Yanal gibi sahada geniş alanlar bırakarak rakibinin üstüne giden ve Anadolu Takımları için göze hoş gelecek bir futbol oynatan ancak büyük riskler de alan bir teknik direktör’den, Ertuğrul Sağlam gibi takımlarına dengeli ve kontrollü bir futbol oynatan bir teknik direktörün anlayışına geçiş süreci Eskişehirspor için sancılı geçmedi.

   ES ES ‘İN DEFANSI “SAĞLAM”

   Ertuğrul Sağlam takımına daha dengeli ve kontrollü bir oynatarak önceliği takım savunmasına verdi. Spor Toto Süper Lig’de fark yaratmak için zaten bir şeyi iyi yapmanız gerekiyor mutlaka. Eskişehirspor’da Ertuğrul Sağlam ile savunmayı çok iyi yaptı. 15 gol yedikleri Spor Toto Süper Lig’in ilk yarısında, ligin en az gol yiyen takımı konumundalar. Son oynadıkları ve mağlup oldukları Konyaspor maçında yedikleri 4 gole kadar da Avrupa’nın en az gol yiyen takımı durumundaydılar.  Diego ve Akaminko ikilisinin tandemdeki uyumu, Veysel’in son yıllardaki istikrarlı oyunu ve yabancı sınırlamasının getirdiği avantajla da forma şansı bulup bu şansı fena değerlendirmeyen Tarık Çamdal’ın çıkışı Eskişehirspor’un kalesini gole kapamasını özetliyor. Defansın önündeki Hürriyet ve yeni transfer N’Diaye’nin sert ve kesici özellikleriyle defansın önünde iyi bir set çeken Eskişehirspor’da, kaleci Ruud Boffin’de yaptığı kritik kurtarışlarla iyi bir ilk yarı geçiren isimlerdendi.

   ÜRETKENLİK  SORUNU

   Takım oyununun savunma tarafında bu kadar iyiyken üretkenlikte sıkıntı çekmesi, Eskişehirspor’un şu an ilk 3’te olmamasının en büyük sebeplerinden biri. Fenerbahçe’nin Alper Potuk transferi karşılığında Es Es’e verip kurtulduğu Bienvenü, sezonun ilk yarısında gol yollarında çok etkisizdi. Ligin ilk maçı olan Bursaspor ve  devrenin son maçındaki Konyaspor maçlarında attığı birer golle  sezonun ilk yarısını sadece 2 golle tamamladı. Türkiye Kupası’nda zayıf alt lig takımlarına karşı daha çok gol bulmasına rağmen Bienvenü’den Es Es istediğini alabilmiş değil.  Geçen sezon Ersun Yanal ile 23 gol kaydeden Necati ve Kamara ikilisi de ilk yarıda çok fazla sahneye çıkamadılar. Bu ikili ilk yarı sonunda 4 golde kalırken, sonradan transfer edilen ve hücum üretkenliği adına çok şey beklenen Jorquera’da sakatlığı nedeniyle istikrarsız bir görüntü çizdi. Galatasaray’dan transfer edilen Erman Kılıç’ın ise zaman zaman bazı maçlarda Erkan Zengin’in üzerindeki yükü aldığını görsek de , Erkan Zengin’in bireysel performansı ve becerileriyle yarattığı pozisyonlar çoğunlukla sonuçsuz kaldı. 


  Takımın az forma şansı bulan ama işini iyi yapan birkaç ismi de vardı. Servet Çetin bunlardan biri. Diego- Akaminko uyumu ilk yarı o kadar iyiydi ki Ertuğrul Hoca yabancı kısıtlaması nedeniyle Servet’i oynatma tercihini kullanamadı bile. Ancak Servet, Eskişehirspor’un özellikle kapandığı dakikalarda kesinlikle sahada olması gereken bir isim.

TRANSFER DEDİKODULARI VE TAKIMIN HEDEFLERİ

   Eskişehirspor’da yaşanan mali sorunları en yakından bilen kişilerden biri olarak söyleyebilirim ki takıma devre arası güç katacak bir ismin transferi imkansız. Akaminko ve Diego gibi isimlere Avrupa’nın bazı büyük kulüplerinden, Erkan Zengin’e de 3 büyüklerden bir çok teklif geledursun, takımın şu anda en büyük iki sorunu ise gündemi de işgal eden Tarık Çamdal ve Veysel Sarı konusu. Bu transfer çıkmazında herkes kendince haklı bence. İşin Eskişehirspor tarafında mali açıdan kıskaca girmiş bir yönetim var. Ve bu yönetim kuşkusuz bu genç isimlerden maddi kazanç sağlayıp, kulübün nefes almasını istiyor. Kendisinin ucuza bulup, yetiştirdiği bir ismi bedavaya göndermek mali açıdan darboğazda olan hangi kulüp yönetiminin işine gelir ki ?


    Kuşkusuz Tarık Çamdal ve Veysel Sarı’da hedefleri olan 3 büyük takımdan birinde oynamak için kendilerini düşünüyorlar. Burada yaz aylarında bu iki ismin sözleşmesini uzatmak için gerekli hamleleri yapmayan ve geciken yönetim bir parça suçlu konumda. Galatasaray’da yabancı sınırlaması nedeniyle piyasası yapay bir şekilde artan Türk oyuncu pazarından hangi oyuncuyu ne kadara koparırım acaba diye düşünüyor. Hal böyle olunca Beşiktaş’ın da araya girmesiyle tam bir çıkmaza girilmiş durumda. Bu oyuncuların ve Eskişehirspor yönetiminin ortaklaşa çabuk ve akıllı bir karar alıp bu işi sonlandırmaları gerekiyor.

  Ligin ikinci yarısındaki zorlu bir fikstüre sahip olan Eskişehirspor’un aynı zamanda Bursaspor,Akhisar ve Sivasspor’la aynı grupta yer aldığı Türkiye Kupası da takımın bir başka önemli hedefi. Hatta Avrupa’ya giden yolun kısalığından dolayı iki senedir finalin kapısından dönen “Kırmızı Şimşekler”, Türkiye Kupası’na ayrı bir önem veriyorlar.

    Ligin ikinci yarısında ilk 5 haftada karşılaşacağı takımlar, şu anda sıralamada üstünde bulunan 5 takım. Diğerleri ise Bursaspor ve Antalyaspor. 14 Ocak’ta başlayacak Türkiye Kupası grup maçlarıyla birlikte 25 Ocak’ta start alacak olan ligin ikinci yarısı birleşince kırmızı siyahlılar, 1 ay içinde 10 kritik karşılaşmaya çıkacak. Bunlardan 6’sı Türkiye Kupası grubundaki karşılaşmalar olurken diğer 4 karşılaşmayı ise Bursaspor ve Galatasaray deplasmanlarıyla, Eskişehir’deki Fenerbahçe ve Sivasspor maçları oluşturuyor. Takımın bu kritik 1 ayda oynayacağı karşılaşmalarda alacağı sonuçlar sezon hedeflerinin şekillenmesi adına çok önemli.  Bu nedenle bu kritik ve önemli döneme girilmeden önce yönetimin takımın huzurunu bozan gelişmeleri çözmesi gerekiyor. Yine Ertuğrul Sağlam'ın da takımını psikolojik olarak rahatlatıp, rehabilite ederek oyuncularını zorlu maç trafiğine hazırlaması gerekiyor.


                                                                              ANIL YAZAR / Transfermerkezi.com